YERÇEKİMİNE KAFA TUTABİLİRİM


         Uçuyordum. Ne uçaktaydım ne de bir helikopterde. Gecenin bir karanlığında üzerimde kırmızı kapuşonlu pijamam ile kışın ortasında, hem de ayaklarımda çorap dahi yokken uçuyordum. Çatıların üstünde süzülürken bu duruma hiç şaşırmıyor, yaşadığım herhangi bir  sıradanlık gibi rahatça yol alıyordum. Şöyle diye  kuş bakışı İstanbul'u izliyorum bir yandan. Gündüze inat ne kadar da sakinmiş yeryüzü diye iç geçiriyorum. 
         Ama bu arada sebepsiz yere de uçmuyorum hani. Yoksa deli miyim bu karın kışın orta yerinde yalın ayak uçmaya çıkılır mı hiç? Mega starımız Tarkan, eksik olmasın pek sever beni, kahve içmeye gelmiş efendim. Kahve kavanozunun dibine darı ektiğimden , 'Sen otur Tarkancığım ben bir koşu alıp geliyorum' diyorum.  
        Herhalde o aceleden kapıyla pencereyi karıştırıp kendimi gökyüzüne balon misali salıveriyorum. 
          Belki de kaçıyorum, kimbilir? Yerdeki yıldızlar yerine gökyüzündeki yıldızlara kavuşma arzusu belki de benimkisi. 

#Blogfırtınası'na 3. ve 4. gün öksürük - tıksırık sebebiyle katılamadım:( Ama bundan sonra disipini bozmak yok umuduyla...
Gün 5. Bir rüyanızı veya kabusunuzu hikaye şeklinde yazın






  Bazen karanlıktan korkar insan. Korkmasına gerek olmadığını bildiği halde ürperir ansızın. Karanlıkta hissetmekten kaçtığı ne varsa zihninde canlanıverir. Gözlerimi kapadığımda ansızın derin bir karanlıkta buldum kendimi.

Yorumlar